'İçimi dökecek kelimeleri bulmakta zorluk çekiyorum artık. Aslında sadece dışarıya susmadım, içime kendime de  sustum. Eskiden yürürken kendimle konuşurdum, içimi anlamaya çalışırdım artık bunların hiçbiri kalmadı. Sessiz biri oldum. Kaç hevesin kursağımda kaldığını bilmiyorlar da o sonradan böyle oldu, bizden uzaklaştı diyorlar.' dedi.

Bu cümlelerini kendimle mukayese edebilecek zamanım vardı bugün. Oturdum mukayese ettim. Ben neden sustum, neden soldum. Şimdi  tüm bunları orta şekerli kahveyle, kasvetli bir havada yazıyorum. Kasvetli kelimesi belki de  çok uygun değil ama benim  zihnim ve kaygılarım için en uygun kelime budur. Muhakkak budur. 

Yıllar önceyi düşünüyorum. Şuan bulunduğum yer benim için çok büyük bir nimet. Yıllar önce buralar benim için hayaldi mesela.. Ben yol alamıyorum sevgili okur. Yaşım büyüyor, günler geçiyor, her saniye bir şeyler oluyor ama ben yol alıyorum. Şükürsüzlük etmemek için ellerimi açıp şükür  üzere şükür ediyorum, samimiyetimi sorguluyorum. Dua ediyorum, ağlıyorum, gülüyorum, bakıyorum, şaşırıyorum, gidiyorum, geliyorum, şükür ediyorum, küsüyorum, sorguluyorum....  ama yol alamıyorum. 

Sonra gün bitiyor, yatıyorum. Kalkıyorum. Aynaya bakıp 'dayan rüsva etme beni' diyorum kendime Ahmet Arif'in diliyle. 

İşte yaşamak bu. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kalk Kudüs’e gidelim sevgilim. .

Vesile;