Buyrun işte kalbim..


İkindi güneşi az biraz giderin var dercesine perdenin arasından yüzüme vuruyor. Onca yolu hiç gitmemişim yolların müdavimi olmamışım gibi canım ciddi bir uzun yolculuk istiyor. Hani kafamı şöyle cama yaslamak bir sürü farsça şarkıları indirip bazen gözlerime çöken ağırlıkla gözlerimi kapatmak ya da dağlara çizdiğim birtakım hayalleri görmek istiyor canım.. Muavinden su rica edip bitene kadar elimde tutmak ve otobüsün her ilerleyişinde su dalgalarını izlemek istiyor. Evet bu bahsettiğim otobüs yolculuğu. Çünkü canım şuan sadece otobüs yolculuğu yapmak istiyor. 
Yolculukta farsça şarkı istiyorum ama bilin bakalım şimdi fonda ne çalıyor? Farsça değil hayır ama sıra ona da gelecek de siz bi tık yapın.
Anlayacağınız üzere bende diyorum ki ‘fincana kahve koydum gel’ ya da  boşver gelme diyorum. Benim gibi olanlar hep böyle ister değil mi? Bizim gibiler yani.. Teraziler dermişim. Yok teraziler değil. Durduk yere hüzün sevengiller. Ama işte Allah bizi böyle yarattı böyle seviyor.

Asaf Halet Çelebi’nin o efsane şiiri var ya hani.. “İbrahim, gönlümü put sanıp kıran….” O cümlenin sonuna neler ekliyorum bir bilseniz. Onlar, bunlar, şunlar, o.. evet o…
-neyse-


Yolculuk istiyor canım. Otobüslerin ilk seferine binmek. Full HD bir manzaram olsun diye şoförün hemen arkasına cam kenarına oturmak. Mola yerlerinde bir teyzenin yardımına koşup anlattıklarına onaylı baş sallamaları yapmak sonra yolcu duası diye dua istemek falan filan..

Yanlış anlamayın sıkılmadım. Siz bunları okurken ben gideyim de saklı sevdama mektuplar yazayım..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kalk Kudüs’e gidelim sevgilim. .

Vesile;